Yaylanın Dumanı


Ali, köyden çıkıp dağlara, yaylalara giderken yanına sadece babasından kalan eski pusulayı almıştı. Yaylanın serin rüzgarı yüzünü okşarken, gençliğinden beri her fırsatta geldiği bu yerin, anılarını nasıl da sakladığını düşündü. Çocukken, babasıyla birlikte koyunları otlatmaya geldikleri yayla artık ona yalnızca geçmişi hatırlatıyordu.


O sabah, köyden ayrılıp dağa vardığında, yaylayı kaplayan dumanla karşılaştı. Bu duman, ona hep garip bir huzur verirdi. Sanki bu yoğun sis, ona her şeyi unutturmak, tüm yüklerini yaylanın sessizliğinde bırakmak istiyordu. Duman, dağları sararken, eski günlerden kalma bir görüntü gözünün önüne geldi: Babası, Ali’nin elinden tutmuş, ona dağlardaki bitkileri gösteriyordu.


Gözlerinde geçmişe duyulan bir özlemle yürümeye devam etti. Taşlara oturup manzarayı izlerken, dumanın arasından beliren küçük bir kulübeyi fark etti. Daha önce hiç görmediği bu kulübe, ona bir şeylerin işareti gibiydi. Yavaşça kulübeye doğru yürüdü, eski tahtalarla yapılmış kapısını araladı ve içeri girdi.


Kulübede, yaşlı bir adam oturuyordu; başında kocaman, geniş kenarlı bir şapka ve omuzlarında yılların yükünü taşıyan bir ceket. Ali’ye baktı, gülümsedi ve ona bir tabure uzatarak oturmasını işaret etti.


Adam, ona yıllardır dağlarda yaşadığını, her gün yayla dumanının içinde kaybolduğunu anlattı. Ali’ye, bu dumanın sıradan bir doğa olayı olmadığını, aslında buraya gelen her ruhun yüklerini, özlemlerini, sevdiklerini sardığını söyledi. "Bu yayla dumanı," dedi adam, "herkese sakladığı bir hatırayı geri verir."


Ali, yaşlı adamın söylediklerini düşünürken, gözleri doldu. Yaylada geçirdiği çocukluk günlerini, babasıyla olan anılarını bir bir hatırladı. Yayla dumanı, onun babasına duyduğu özlemi sanki kalbine geri getirmişti. Yaşlı adama veda edip yayladan ayrılırken, içinde garip bir huzur vardı. Yıllardır kalbinde biriken özlemi, dumanla birlikte yaylalara bıraktığını hissetti.


O günden sonra, Ali her yaylaya çıktığında, dumanı gördüğünde babasını hatırladı ve yüreğinde bir hafiflik hissetti. Artık yayla dumanı, onun için sadece bir doğa olayı değil, babasının ruhuyla dolu bir selamdı.


Özetle: Bu hikaye, yaylanın dumanıyla birlikte geçmişin anılarının, özlemlerinin ve kaybedilen sevdiklerin anısının nasıl hatırlandığını ve içsel bir huzura dönüştüğünü anlatır. Yaylanın doğasına ve şiirdeki hislere sadık kalan bir öyküyle, dumanın bir özlem taşıyıcısı olduğu fikri işlenir.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Edebiyat Ellerime Kar Yağıyor Betimleme

Ders İçi Çalışma Sayfa 88-89