Ders İçi Çalışma 202
Yazar:
Ateşin Üstünden Geçenler
Güneş, dağların arkasından ağır ağır yükselirken köyün meydanında bir telaş vardı. Ayşe, büyükannesinin ellerinden tutarak büyük ateşin başına geldi. Ninesi, Nevruz’un eski zamanlardan beri kutlandığını anlatmıştı. “Baharın gelişini böyle kutlarız kızım,” dedi yaşlı kadın. “Yeni bir başlangıçtır bu gün.”
Ayşe’nin babası ve köydeki diğer erkekler, büyük bir ateş yaktılar. Kızıl alevler göğe yükselirken, gençler sırayla ateşin üzerinden atlamaya başladı. Bu, kötülüklerden arınmanın, yeni yıla temiz bir ruhla girmenin bir simgesiydi. Ayşe biraz korkuyordu ama büyükannesinin elini sıkarak cesaret topladı.
Tam o sırada, köyün en yaşlı adamı olan Dede Süleyman, bastonuna dayanarak meydana geldi. Herkes sustu. O, Nevruz’un gerçek anlamını anlatan kişiydi. “Bu ateş,” dedi Süleyman Dede, “binlerce yıl önce zulme karşı direnenlerin yaktığı ateştir. Nevruz, sadece baharın değil, özgürlüğün ve umudun da simgesidir.”
Gençlerden biri, ateşin diğer tarafına geçerken yüksek sesle bağırdı: “Özgürlüğe!”
Ayşe derin bir nefes aldı ve gözlerini kapatıp ateşin üstünden atladı. Ayakları yere bastığında içini garip bir sıcaklık kapladı. Büyükannesi ona gülümsedi: “Şimdi sen de bahara kavuştun kızım.”
O gece köyde şarkılar söylendi, halaylar çekildi, sofralar kuruldu. Ateşin etrafında dönen bu insanlar, sadece bir bahar bayramı değil, aynı zamanda kadim bir mirası, özgürlüğü ve umudu kutluyorlardı.
Gezgin:
İran’da Nevruz
İran’a Nevruz zamanı gitmek, adeta bir masalın içine adım atmak gibi. 21 Mart yaklaştıkça, her sokakta bayram telaşı hissediliyor. Çarşılar dolup taşıyor, herkes "Haft Sin" sofralarını kurmak için badem, elma, sirke ve buğday filizi (sabzeh) satın alıyor.
İsfahan’daki Nakş-ı Cihan Meydanı’nda yürürken insanların gülümseyen yüzlerine bakıyorum. Çocuklar yeni kıyafetleriyle koşuşturuyor, aileler dost ziyaretlerine hazırlanıyor. Akşamüstü, Zayendeh Nehri kıyısında toplanan gençlerin ateşten atladığını görüyorum. Biri, alevlerin üzerinden sıçrarken şu cümleyi söylüyor: “Sorkhi-ye to az man, zardi-ye man az to.” Yani, “Kızıllığın bana, solgunluğum sana.” Yorgunluğu ateşe bırakıp sağlık ve mutlulukla bahara girmek… Nevruz’un sadece bir bahar bayramı değil, bir ruh temizliği olduğunu hissediyorum.
Tarihçi:
M.Ö. 3000-2000 – İlk Nevruz Kutlamaları
Nevruz’un kökenleri, Mezopotamya ve Orta Asya’ya dayanır.
Eski Persler ve Zerdüştler, baharın gelişini ve doğanın uyanışını kutsal kabul eder.
Zerdüştlük inancında Nevruz, ışık ile karanlığın mücadelesi ve doğanın yeniden doğuşu olarak görülür.
M.Ö. 6. Yüzyıl – Pers İmparatorluğu’nda Resmi Bayram
Büyük Pers İmparatorluğu’nun kurucusu Kiros (Keyhüsrev), Nevruz’u resmi bayram ilan eder.
Persler bu günü yeni yılın başlangıcı olarak kutlamaya başlar.
Krallar, halka hediyeler dağıtır ve tahtlarına oturur.
M.S. 7. Yüzyıl – İslamiyet'in Yayılması ve Nevruz
İran ve Orta Asya'da İslamiyet yayılmaya başlar.
Nevruz, bazı dini yorumlara rağmen halk arasında kutlanmaya devam eder.
İslam alimlerinden bazıları Nevruz’u pagan kökenli görürken, bazıları ise doğanın dengesine ve berekete işaret eden bir gün olarak kabul eder.
11.-12. Yüzyıllar – Türklerin Nevruz ile Tanışması
Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden Türkler, Nevruz’u kendi gelenekleriyle harmanlar.
Oğuz Türkleri ve Selçuklular döneminde Nevruz, baharın gelişi ve eski Türk mitolojisindeki Ergenekon Destanı ile ilişkilendirilir.
Demir dövme, ateş yakma ve bahar şenlikleri yaygınlaşır.
13.-15. Yüzyıllar – Osmanlı’da Nevruz
Osmanlı Sarayı'nda Nevruz, Nevruziye Şenlikleri ile kutlanır.
Osmanlı hekimleri, Nevruziye macunu adı verilen özel şifalı bir karışım hazırlar.
Sarayda şiirler okunur ve halk arasında eğlenceler düzenlenir.
19. Yüzyıl – Nevruz’un Siyasi ve Kültürel Kimlik Kazanması
Osmanlı’da ve İran’da Nevruz, ulusal kimliği pekiştiren bir bayram haline gelir.
Kürtler, Nevruz’u bir direniş ve özgürlük sembolü olarak kutlamaya başlar.
Türkler ve Orta Asya halkları Nevruz’u baharın gelişi ve Ergenekon’dan çıkış mitiyle ilişkilendirir.
20. Yüzyıl – Nevruz’un Yasaklanması ve Yeniden Canlanması
Sovyetler Birliği, Orta Asya’da Nevruz’u yasaklar.
Türkiye’de Nevruz, özellikle 1980 askeri darbesi sonrası siyasi gerilimlerle ilişkilendirilir.
1990’lardan itibaren Nevruz, yeniden halk şenlikleriyle kutlanmaya başlanır.
21. Yüzyıl – Nevruz Uluslararası Bir Kültürel Miras Oluyor
2009’da UNESCO, Nevruz’u Somut Olmayan Kültürel Miras olarak kabul eder.
2010’da Birleşmiş Milletler, 21 Mart’ı Uluslararası Nevruz Günü ilan eder.
Günümüzde İran, Türkiye, Azerbaycan, Orta Asya ülkeleri ve Kürt toplulukları tarafından büyük şenliklerle kutlanmaktadır.
Psikolog:
Nevruz GeldiAçıldı gonca gül, gitti kışın izi,
Yeşerdi dağ, ova, daldı güneş dizi.
Koşup çağlar suyum, düşler uyan bugün,
Uçup gitti hüzün, bitti elem, hüzün.
Yakıldı şen ateş, sıçra da geç içten,
Arın kalpten, gönül, sev seheri içten.
Nevruz geldi, uyan, dost ile şen olalım,
Bahar gelsin cihan, aşk ile can bulalım!
Yorumlar
Yorum Gönder